BEDİÜZZAMAN ANKARA'DA MECLİSTE
Bediüzzaman'ın bu kahramanlıklarını Ankara'dan takip eden yeni Meclis ve Ankara hükümeti onu takdirle karşılamışlar ve ardından da Mustafa Kemal başta olmak üzere bir grup milletvekilinin isteği doğrultusunda kendisine telgraflar çekilerek Ankara'ya davet etmişlerdir.[53]
Bediüzzaman gelen bu ısrarlı davetler üzerine,
"Ben tehlikeli yerde mücadele etmek istiyorum, siper arkasında mücadele etmek hoşuma gitmiyor."
diyerek olumsuz cevaplar vermişse de davetlerin devam etmesi ve eski dostu Tahsin Paşa'nın şiddetli ısrarı üzerine 1922'de Ankara'ya gelmiştir.
9 Kasım 1922 Perşembe günü TBMM'de Bediüzzaman için kapsamlı bir karşılama merasimi yapılır ve verilen bir önerge üzerine de kürsüde gaziler için kısa bir tebrik konuşması yapar ve ardından da dua eder.[54]
Bir taraftan Meclis çalışmalarına katılan Bediüzzaman diğer taraftan da milletvekilleri ile özellikle dini konularda münazaralarda bulunur. Kısa sürede milletvekillerinin ve meclisin ahvaline vakıf olan Bediüzzaman, özellikle mebusların namaza karşı ilgisizliği dikkatini çeker ve bunun üzerine bir beyanname kaleme alarak vekillere dağıtır.[55]
Bu beyanname hemen tesirini göstermiş ve altmış milletvekili daha namaza başladığı için, küçük olan mescit daha büyük bir yere taşınmıştır.
Kazım Karabekir Paşa, Bediüzzaman'ın milletvekillerine dağıttığı bu beyannameyi Mustafa Kemal'e okur. Kısa bir süre sonra da elli altmış kadar milletvekilinin de bulunduğu bir ortamda Mustafa Kemal ile Said Nursi arasında bir tartışma yaşanır.
Mustafa Kemal, kızgınlığını ifade eden bir ses tonu ile;
"Biz senin yüksek fikirlerinden faydalanmak için buraya çağırdık, sen ise gelip, namaza dair şeyler yazarak aramıza ihtilaf soktun."
der. Bunun üzerine Bediüzzaman hiddete gelir ve iki parmağını Mustafa Kemal'e uzatarak, yüksek bir ses tonu ile şöyle cevap verir:
"Paşa Paşa! İmandan sonra en yüksek hakikat namazdır, namaz kılmayan haindir, hainin hükmü ise merduttur."
Bediüzzaman'ın bu cevabı üzerine, bazı milletvekilleri kendisi için endişeye kapılırlar. Ancak beklediklerinin tam aksine olarak, Mustafa Kemal, kızgınlığını bastırmış bir ses tonu ile sözüne açıklama getirmeye çalışarak, geri adım atar.[56]
Bediüzzaman Ankara'da bulunduğu altı aylık süre içinde, hayatının gayesi olarak gördüğü Şark Üniversitesi projesi için bir çok girişimde bulunur ve önemli görüşmeler yapar.
Milletvekillerinin çoğunu bu konuda ikna eden Bediüzzaman, nihayet bir teklif hazırlayıp meclise sunar. İki yüz milletvekilinden 163 milletvekilinin imzası ile teklif onaylanır ve 2 Şubat 1923'te Meclis Başkanlığına sunulur. 17 Şubat'ta komisyona gönderilen ve o yılın bütçesinden yüz elli bin liranın tahsis edilmesini öngören bu kanun tasarısı, Eğitim ve Şeriat komisyonuna gönderildi ve orada bir süre bekletildi.
1924 tarihine gelindiğinde ise bambaşka bir zemin oluşmuştu. Bediüzzaman'ın çok önemsediği proje için giriştiği bu son teşebbüsü de sonuçsuz kalır. Zira 29 Kasım 1924'te bu yasa tasarısı reddedilir.[57]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder