14 Ocak 2016 Perşembe

EMİRDAĞ HAYATI
Talebeleri ile birlikte tahliye edilen Nursi, Denizli halkının büyük ilgisi ile karşılaştılar. Şehir Palas oteline yerleşen Nursi, burada bir buçuk ay kaldıktan sonra Afyon ilinin Emirdağ ilçesine mecburi ikamet etmek üzere ayrıldı. Mahkemenin beraat kararı verdiği Nursi için bu kez hükümet devreye girip hükmünü bu şekilde veriyordu.
 Bediüzzaman'ın hayatı, mahkemenin hapis kararı ile hükümetin sürgün kararı arasında geçiyordu.1925'ten,  1960 yılı vefat tarihine kadar hayatı hep böyle geçecekti. 
Emirdağ'a getirilen Bediüzzaman, polis karakolu ile hükümet binasının karşısında yer alan bir eve yerleştirildi. Camiye gitmesine izin verilmediği gibi, kimseyle görüşmemesi için de kapısında ve penceresinin önünde sürekli polis bekletiliyordu. Bediüzzaman, talebelerine gönderdiği mektuplarda kendisine yapılanların "Denizli hapsini arattığını" ifade ediyordu. Emirdağ'ın eşrafından olan Çalışkanlar ailesi Bediüzzaman'a sahip çıkmış ve kaldığı evin altındaki dükkandan bir delik açarak Bediüzzaman'ın ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmışlardır.
Bediüzzaman'ı bir türlü mağlup edemeyen gizli şer odakları, onu Emirdağ'ında üç kez zehirleyerek ağır ıstıraplar çektirdiler. İnayeti ilahiye ile ölümden dönen Bediüzzaman, risalelerin telifine kaldığı yerden devam ediyordu.
Bu sıralarda güzel gelişmeler de yaşandı. Yargıtay Birinci Ceza Dairesi, 30 Aralık 1944 tarihinde verdiği kararla, savcı tarafından temyiz edilen Denizli Ağır Ceza Mahkemesi'nin beraat kararını onayladı.
Bir diğer gelişme ise, Risalelerin artık teksir makinesi ile çoğaltılmasıydı.1946 yılında bir ithalatçı firma tarafından Türkiye'ye getirilen ilk teksir makinelerinden üç tanesini Nur talebeleri almış, Isparta ve İnebolu'da Risaleler teksir makinesi ile seri bir şekilde çoğaltılmaya başlanmıştı.
Bu arada, sınırlı da olsa hacca gitmeye müsaade edilmesi ve hacıların bazı risaleleri yanlarında hacca götürmeleri, bu eserlerin İslam dünyası ile buluşmasına; Hristiyan misyonerlere verilen Asayı Musa ve Gençlik Rehberi'nin de Amerika'ya götürülmesi ise bu eserlerin batı dünyası tarafından tanınmasına bir vesile olmuştu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder